Kontrol ve Önlem Merkezlerinin (CDC) “ciddi bir tehdit” olarak algıladığı, ölümcül birçok ilaca dirençli bir mantar küresel ölçekte yayılıyor. Nispeten yeni diyebileceğimiz bu mantar türü, normal mantarların yaşayamadığı koşullarda bile hayatta kalabiliyor.
Normal mayalar ılık ve nemli yerlerde yaşarken, Candida Auris deri gibi serin yüzeylerde yaşayabiliyor. Uzun süre hayatta kalmasının yanı sıra, mantardan çok bakteri gibi davranan bir tür ile karşı karşıyayız diyebiliriz. 29 Mart itibariyle ABD’de an az 617 vaka oluşturuldu. Bununla birlikte mantar taşıdığı tespit edilen 1000’den çok hasta saptandı.
Vaka sayıları New York’da 309, Illinois’te 144 ve New Jersey’de 104 olarak belirlendi. Bu eyaletler haricinde 9 eyalette daha onaylandı. C. auris ilk defa 2009’da Japonya’da bir hastanın kulak akıntısında keşfedilmişti. Ancak araştırmalara göre mantarın geçmişi 1996 yılında Güney Kore’ye kadar uzanmakta.
O zamandan beri illet Güney Asya, Güney Afrika ve Güney Amerika dahil olmak üzere birçok ülkeye yayıldı. Tedaviyi bu kadar zorlaştıran şey ise bu mantarın vücutta olduğunu tanımlayabilmek. Normal şartlarda kan veya diğer vücut sıvısı kültürlerinin teknolojik aletlerle incelenmesiyle tespit edilmektedir.
Ancak bu mantar kan dolaşımına girmeden ve vücudun her yerine yayılmadan önce ev sahibinin vücudunda birkaç ay, belki de daha fazla, koloni kurabilir. Yaygın olarak kullanılan antifungal (mantar ilacı) ilaçlara cevap vermediği ve vajinal mantar enfeksiyonları veya oral pamukçuk gibi diğer Candida enfeksiyonlarını tedavi etmek için kullanılan ilaçlara direnç gösterdiği gerçeği göz önüne alındığında tedavisi daha da zorlaşmaktadır.
ABD’de ve AB’de her yıl en az 56.000 kişi antibiyotiklere dirençli bakteriler, tüberküloz ve HIV/AIDS enfeksiyonları sebebiyle ölmektedir. C. aurisin gösterdiği sonuçlara bakılırsa, mantar enfeksiyonları da bu sayıyı arttıran rahatsızlıklar arasından yer alacak gibi görünüyor.
Her ne kadar sağlıklı hane halkı üyeleri için risk düşük olsa da, CDC, fazla risk altında bulunan kişilerin mantar vakaları doğrulanmış hastanelerde ameliyat olan diyabetli ve geniş spektrumlu antibiyotik (bakteri türünün tespit edilemediği durumlarda birçok bakteri türüne etki etmesi için verilen ilaç) kullanan hastaların risk altında olduğunu söylüyor.