Dale Carnegie’den İnsanları Etkilemek ve Doğru İletişim Kurmak İçin 5 Altın Kural
Sosyal çevrede her insan iletişim halinde. Teknolojinin gelişmesiyle beraber artık sadece yüz yüze değil, internet üzerinden iletişim de hayatımızın bütünüyle içinde. Bu yüzden bir insanın günde yaklaşık 10 saati iletişim kurarak geçiyor.
Dale Carnegie’nin efsane olmuş “Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı” adlı kitabı 1937 yılında çıkmış olmasına rağmen günümüzde hala geçerliliğini ve güncelliğini koruyor. Carnegie’ye göre etkili olmak ve karşıdaki insanların sevgi ve saygısını kazanmak için bu 5 altın kuralı uygulamalısınız.
1) İnsanlara derinden ilgi gösterin ve kendileri hakkında konuşmalarına fırsat verin.
Carnegie’ye göre çoğu insan iletişim halindeyken, karşısındaki insanı can kulağıyla dinlemek yerine kendi konuşma sırasının gelmesini bekliyor.
Bu yüzden kendi ilgi alanlarınız yerine karşınızdaki insanın ilgi alanları üstüne konuşmaya başlarsanız, iletişim kurduğunuz kişinin üstünde olumlu bir etki yaratma ihtimaliniz yükselecektir.
2) İnsanların olumlu özelliklerini onlara söyleyin ve onların önemli bir kişi olduklarını hissettirin.
Hayatta insanı motive eden ve kendisini iyi hissetmesini sağlayan en büyük kaynağın, insanın kendisini önemli hissetmesi olduğunun altını çizen Dale Carnegie; iletişim alanında da bu konunun hayati olduğunu söylüyor.
Örneğin; İletişim kurduğunuz biri piyano çalıyor ve siz de piyano öğrenmek istediğinizi, kendisinin ona öğretmesini istiyorsunuz. İlk zamanlarda karşınızdaki kişi bildiklerini öğretme konusunda hevesli olsa bile, ilerleyen süreçte öğretme hevesini kaybedecektir. Carnegie bunu engellemek için karşınızdaki insanı özel hissettirmeyi, yani sadece onun piyano çalış stilini çok beğendiğinizi ve yalnızca onun öğretmesini istemenizi öneriyor. Karşıdaki insan kendini önemli hissedeceği için öğretirken de uzun vadede keyif alacaktır.
3) Başkalarının sizin için bir şey yapmalarını isterken kendi faydanız yerine karşıdaki kişinin kazanacağı avantajlardan bahsedin.
Carnegie bu durumu çok güzel özetliyor:
“Eğer balık tutmak istiyorsanız, oltaya solucan takarsınız. Siz pasta seviyorsunuz diye oltanın ucuna pasta takıp balık tutamazsınız.”
4) Yanlışınız varsa, en kısa zamanda onu kabul edin ve karşınızdaki kişiye bunu aktarın.
Yaptığınız bir hataya karşı sorumlu tutulduğunuzda hatayı yapmanıza sebep olan faktörleri sıralamaya başlarsanız, karşınızdaki insanlara bu faktörler bahane gibi gelecektir. Bu yüzden hatanızı kabul edip “Hatamın farkındayım ve bunu düzeltmeye çalışacağım” tarzında cümleler söylemeniz, karşınızdaki insanın size daha anlayışlı yaklaşmasını sağlayacaktır.
5) Yıkıcı eleştirmeyin, empati kurun.
Carnegie’nin bu konudaki yaklaşımı gayet net: Kimseyi yıkıcı bir şekilde eleştirmeyin ve hiçbir zaman “Bu düşüncen yanlış”, “Bu hareketin yanlış.” gibi şeyler söylemeyin. Çünkü bunu yaptığınız takdirde insanlar kendilerini koruma haline geçecekler ve kendi doğruluklarını kanıtlamaya çalışıp sizden uzaklaşacaklardır.
Bunun yerine karşınızdaki insanı anlamaya çalışın ve sebeplerini beraber düşünmeye teşvik edin.